Ingilizce-Türkçe Çeviri

  1. eskisini verip fiyat farkını ödeyerek yenisini almak.
    I traded in my car.
Ingilizce-Türkçe çeviriler: Atalay Sözlügü, 1. Basim

Ingilizce-Türkçe Ilgili Terimler

carry 40 % of one's trade in one's own ships
ticaretinin yüzde 40'ını kendi gemileriyle yapmak Fiil
trade in one's 1990 ford car to a new model
1990 Ford arabasını yeni bir model ile takas etmek Fiil
trade in a large way
büyük çapta ticaret yapmak Fiil
trade in arms
silah ticareti
trade in bills
karşılıklı hatır senetleri keşide etmek Fiil
trade in futures
(US) vadeli alışveriş yapmak Fiil
trade in futures
vadeli iş yapmak Fiil
trade in goods
mal ticareti
trade in goods
mal ticareti yapmak Fiil
trade in goods
mal alışverişi ile uğraşmak Fiil
trade in real estate
emlak ticareti yapmak Fiil
trade in real estate
emlakçilik yapmak Fiil
trade in real-estate
emlak ticareti yapmak Fiil
trade in security futures
vadeli hisse senedi alım satımı yapmak Fiil
trade in something
birşeyin üzerine para vermek Fiil
trade in something
üzerine para vererek birşeyi değiş tokuş etmek Fiil
trade in something
birşeyi alıp satmak Fiil, Ticaret
trade in something
birşeyin ticaretini yapmak Fiil, Ticaret
trade in something
üzerine para vererek birşeyi takas etmek Fiil
trade in something
bir alanda ticaret yapmak Fiil, Ticaret
trade in something for something
birşeyin üzerine para vererek birşey almak Fiil
trade in something for something
üzerine para vererek birşeyi birşeyle takas etmek Fiil
trade in something for something
üzerine para vererek birşeyi birşeyle değiş tokuş etmek Fiil
trade in ts
hatır bonoları kullanmak Fiil
balance trade in goods & services
mal ve hizmet ithalat ve ihracatının cebirsel toplamı
to trade in futures
vadeli alışveriş yapmak Fiil
bargain or contract in restraint of trade
rekabet yasağı
be in the coffee trade
kahve ticareti yapmak Fiil
be in the trade
(Br) ticaretle uğraşmak Fiil
be in the us trade
(geminin) yabancı ülkelere doğru seyir durumunda olmak Fiil
combination in restraint of trade
üretim ve satışını sınırlamak ve düzenlemek Fiil
combination in restraint of trade
fiyatını kontrol altına almak Fiil
combination in restraint of trade
bir malın imal veya ticaretini tekel altına almak Fiil
covenant in restraint of trade
rekabet klozu (rekabeti kısıtlayan kloz
deficit in the balance of trade
ticaret dengesi açığı
Department of Trade in Services Agreement
Hizmet Ticareti Anlaşmaları Dairesi İsim, Kurum İsimleri
embark capital in trade
parasını çalıştırmak Fiil
engage in a trade
bir iş yapmak Fiil
engage in a trade
bir işi olmak Fiil
engage in foreign trade
dış ticaretle uğraşmak Fiil
experience in trade
ticari deneyim
improvement in trade
gelişen iş
in the same trade
aynı meslekte
increase in trade
ticaretin gelişmesi
invoices used in foreign trade
dış ticarette kullanılan faturalar İsim
lead band lags in trade
ticaret hayatındaki iniş çıkışlar İsim
leading figures in finance , industry and trade
finans
leading figures in finance , industry and trade
endüstri ve ticaret hayatının liderleri İsim
make a loss in a trade
bir işte zarara uğramak Fiil
make a loss in a trade or business
bir işte zarara uğramak Fiil
packed as usual in trade
ticari teamüle göre ambalajlı
patterns of payment in foreign trade
dış ticarette ödeme biçimleri İsim
Retail trade not in stores, stalls or markets (NACE code: G47.9)
Mağazalar, tezgahlar ve pazar yerleri dışında yapılan perakende ticaret (NACE kodu: 47.9) İsim, Sanayi ve Zanaatler
set up a son in a trade
oğlunu bir mesleğe sokmak Fiil
set up cells in a trade union
bir sendikada hücreler oluşturmak Fiil
set up someone in trade
birini işe yerleştirmek Fiil
set up someone in trade
birini bir işe yerleştirmek Fiil
shipping documents in foreign trade
dış ticarette sevk evrakı
slump in trade
ticarette durgunluk
stand in a trade exhibition
ticaret fuarında pavyon
stock in trade
dükkândaki mal.
stock in trade
sermaye, belirli bir maksada tahsis edilen maddî ve manevî olanaklar.
A sense of style is part of
the stock in trade of any writer.
surplus in the balance of trade
ödemeler dengesi artığı
to be in the trade
ticaretle uğraşmak Fiil
trade dealer in land
emlakçi
trade-in
değiş-tokuş, trampa, bedel olarak verilen (eşya/mal).
We used our old car as a trade-in for the new
one: Eski arabamızı verip (fiyat farkını ödeyerek) yenisini aldık.
trade-in value/price: değiş-tokuş değeri/fiyatı.
trade-in terms: değiştokuş şartları.
trade-in
takas, mal mübadelesi, aynî mübadele.
trend in building trade
inşaatçılıkta trend
versedness in trade
bir meslekte usta
well up in a trade
bir meslekte epey ilerlemiş
Ingilizce-Türkçe terim çevirileri: Zargan Ltd.